The man from earth (2007)
14000 yıldır yaşadığını iddia eden bir tarih profesörünün iddiasını bir kaç akademisyen çürütmeye çalışıyor. zekice yazılmış bir film. tek bir alanda geçmesine rağmen asla sıkmıyor. düşündürücü.
A beautiful mind (2001)
john nash adlı matematik profesörünün hayatını ve nobel ödülü almasını konu alıyor. gerçek bir olaydan alıntı film yani. izleyin.
Oldboy (2003)
güney kore sinemasının pek bi gibici eseri. intikamı konu alan bu kadar güzel bir film zor bulursunuz. 15 yıl boyunca tek bir odaya kapatılan adamın serbest kaldıktan sonraki intikam arayışı diyebiliriz kısaca.
Agora (2009)
iskenderiye kütüphanesinin yağmalanmasını ve (o tarihlerde iskenderiyede yaşamış olan) hypatia adlı matematikçi ve düşünürün hayatını, ona aşık olan kölesinin gözlerinden anlatıyor. yeni doğan hristiyanlığın, museviliğin ve paganlığın çatışması. tarihi film işte.
Blindness (2008)
kitaptan sinemaya aktarılmış. insanları kör eden epidemik bir virüsün insanlığa etkilerini, değişen öncelikleri anlatıyor. bütün insanlık kör olsa ne olurdu sorusunun cevabı.
The road (2009)
post apokaliptik türün güzel eserlerinden. insanlık dışındaki bütün canlılık yok olmuştur. bir baba ve oğlun bu ölü dünyada hayatta kalma mücadelesi. çok karamsar film. insanın hayatta kalabilmek için yapabileceklerini ve bir babanın çocuğunu korumaya çalışmasını anlatıyor. baba olanlar izlerken depresyona girebilir ama girmeyebilir de.
Children of men (2008)
gelecekte geçiyor film. insanların artık doğuramadığı bir dünya. öyleki en genç insan 18 yaşındadır. liselilerden yoksun bir dünya fikri çok cazip olsa da insanlığın devamı için verilen mücadeleye tanık oluyoruz. bu dünyadaki gelecek tasviri kadar akıllıcasını başka filmde bulamazsınız. geleceği anlatan diğer filmler gibi mantıksız değil. çok iyi film hakkaten.
Contact (1997)
carl sagan reyisimizin yazdığı romanın film uyarlamasıdır. dünyadışı akıllı yaşamla teması anlatır. yine diğer uzaylı filmlerindeki mantıksızlıkları bulamazsınız. e koskoca bilim adamı yazmış boru mu. uzaylılarla temasa geçsek nasıl olurdu sorusunun en mantıklı cevabı.
Daybreakers (2009)
vampir furyasının en akıllıca filmi sanırım. dünyada baskın tür vampirler, azınlık ise insanlar olsaydı sorusunun cevabı. değişik bir film. vampir filmi böyle olsun, kanımı emsin dedirten türden.
Fight club (1999)
popüler diye ayrımcılık yapıp listeye almayacak değiliz. kahramanımız monoton yaşamı ve insomnia problemiyle iyice yıpranmıştır. marla singer ve tyler durden denen 2 uç insanla tanışmasından sonra yaşamı değişir. izlemeyen kalmadıysa izlesin artık.
Forrest gump (1994)
düşük zekaya sahip forrest gump'un hayatını anlatıyor. güzel bir film işte ne diyeyim. kitaptan uyarlama fight club gibi.
Le Herisson (2009)
intihar etmeyi planlayan 12 yaşındaki genç kızın japon komşusu ve kapıcısıyla hayatı sorgulaması. çok daşşaklı filmdir ama kitabı daha taşşaklıdır. kirpinin zerafeti diye çevrildi. okumayanın anasını gibiyim.
Hotel Rwanda (2004)
ruanda'da yaşanan katliam sırasında otel işleten elemanın kahramanlığını anlatıyor. schindler's list'in yakın zamanda yaşanmış olan versiyonu. neler yaşandığını görmek açısından izlenmesi lazım. halkı birbirine düşüren avrupalıların muallakliği ve birleşmiş milletlerin vurdumduymazlığı. hayatın ne kadar huur çocuğu olduğunun ispatı.
İnto the wild (2007)
üniversite mezunu bir gencin insanlığa yabancılaşıp kendini doğaya vermesini konu alıyor. gerçek bir olaydan alıntıdır. izleyin ve ben niye yaşıyorum ak diyin.
Limitless (2011)
yine kitaptan uyarlama. insanın bilinçaltına erişimini sağlayarak insanları zekileştiren bir hap. ve hapa sahip olan sıradan bir gencin yaşadıkları. filmi izlerken şu haptan olsa negzel olur lan diyorsunuz.
Metropia (2009)
insanların düşüncelerinin yönlendirildiği distopik animasyon filmi. kapitalizmin ileride ne hale gelebileceğine yönelik bir yorum olarak düşünülebilir. tekrarlıyorum animasyondur ama farklı bir animasyon tekniği var. çok karamsar.
Pi (1998)
epilepsi krizleri geçiren paronayak bir matematikçi. kafasından çok basamaklı çarpım işlemlerini yapabiliyor. bir gün bir yahudiyle tanışıyor ve tevratta bahsedilen tanrının ismini bulmaya çalışıyor. siyah beyaz çekilmiştir. izleyin derim.
Source Code (2011)
afganistanda ağır yaralanmış bir helikopter pilotu yeni bir askeri teknolojinin içinde kullanılır. paralel evren, simüle yaşam, insan zihni üzerine düşündürücü bir bilim kurgu filmi.
V for vendetta (2006)
bu filmi seyretmeyen yoktur sanırım. totaliter rejimin baskılarına karşı gelen bir anarşist devlet karşıtı hareket başlatıyor ve hareket gittikçe yayılıyor. ccc remember remember the fifth of november ccc. izleyin kesinlikle.
The quiet earth (1985)
hani bazen deriz ya bütün insanlar yok olsa da sokaklarda tek başıma dolaşsam. işte bu filmde eleman bi odada çırılçıplak uyanıyor ve etrafta hiçbir insan yok. post apokaliptik diyebiliriz yine ve film sıkabilir uyarayım şimdiden. dünyada yalnız kalan insan neler yapabilir?
The social network (2010)
facebookun oluşumunu, zuckerbergi anlatıyor. güzel bir film. arkadaş kazığı nedir? harvard'da neler oluyor? sorularının cevabı için seyredebilirsiniz. uyaralım zuckerberg bu film için gerçekleri yansıtmıyor dedi.
The dark knight (2008)
yine çoğu kişinin seyrettiği bir filmdir tahmin ediyorum. bir süperkahraman ve aksiyon filmi. bu 2 özelliği sevmesem de joker karakteri için bu filmi listeye alıyorum. jokerin konuştuğu her an, suça bakışı, insanları manipüle etmesi görülmeye değer.
The shawshank redemption (1994)
imdb'de birinci sırayı hak edip etmediği tartışılsa da gayet gibici bir film olduğu su arkaürmez bir gerçek. azimle sıçan taşı deler temasını işleyen film işlemediği bir suç için hapis yatan adamın hikayesini anlatıyor.
The mist (2007)
stephen king'in yazdığı bir gerilim ve post apokaliptik film. askeri bir deneyin ters gitmesinden dolayı dünyayı bir sis kaplar ve öldürücü yaratıklar sisin içinde dolaşmaya başlar. film süpermarketin içinde kısılı kalan bir grubu anlatıyor. bu filmi o çok gibici sonu için izleyin derim.
Schindler s list (1993)
gerçek hayattan alınma bir film. yahudi soykırımı sırasında yaşananları gördükten sonra yahudileri şirketinde çalışıyor göstererek korumaya alan bir nazi partisi üyesini anlatıyor. film siyah beyaz çekilmiştir. klagib bir film izlemeyeni dövüyorlar.
İnception(2010)
rüya içinde rüya olayını konu alan bir film. izlemeyen kaldığını pek sanmasam da tavsiye ederim. insanların bilinçaltından bilgi çalarak geçimini kazanan bir kaçağı anlatıyor. işler taka sarınca eleman son bir iş teklifi alır. bu sefer birisinin aklına bir fikir yerleştirmeye çalışır. ve fikirlere kurşun işlemez. hass... bu o film değildi lan. bu arada ana fikir sandığınız kadar orjinal değil. asıl filmi de paylaşıcam.
The matrix (1999)
bu film aslında çok derin bir film. insanlar yapay zekaya sahip robotlar yaratırlar ve robotlar isyan eder. insanlar robotların yaşam kaynaklarını yok etmek için güneş ışınları bloke ederler. ve robotlar enerjilerini insan vücudundan karşılayabileceklerini anlarlar. insanlara teklif arkaürürler ve vücutlarınızı bize teslim edin, biz de sizin eski dünyanızın olduğu simülasyonda yaşamınıza izin verelim derler. işte bu programın ismi matrixtir.
Cannibal holocaust (1980)
bir grup maceraperest amazona belgesel film yapmak için gider ve kendilerinden bir daha haber alınamaz. onları aramak için peşlerinden giden ikinci grup bir yerli kabilesinde kayıtları bulur. kayıtları izlediklerinde ise filmin gerçek dünyada yasaklanmasını sağlayan şeylerle karşılaşırlar. found footage dediğimiz türün ilk örneğidir bu film. paranormal activity, blair witch, rec hepsi bu filmden ilham almış diyebiliriz.
The pianist (2002)
bir gerçek hayat hikayesi daha. yahudi soykırımı sırasında polonyalı bir piyanistin hayatta kalma mücadelesi. kahramanımız sokağın ortasında ölü taklidi yaparak inciye de selam çakmıştır.